halk edebiyatı, halk edebiyatı nedir, halk edebiyatı çeşitleri, halk edebiyatı özellikleri, halk edebiyatı nazım biçimleri, halk edebiyatı ayt, ayt edebiyat halk edebiyatı, halk edebiyatı deniz hoca

Halk Edebiyatı

Halk edebiyatı, halk kültüründen oluşmuş ve kapsamı oldukça geniş olan bir edebiyat geleneğidir. Bu nedenle “Halk Edebiyatı nedir?” sorusunun cevabını kısa bir şekilde vermemiz mümkün değildir. Halk edebiyatının kökeni İslamiyet öncesine kadar gidebildiğinden aslında edebiyatımızdaki en eski ve milli gelenek olması bakımından ayrıca önem arz etmektedir. Bu edebiyatın temelini halkın kendi kendine oluşturmuş olduğu sözlü ürünler oluşturmaktadır.

Türk Halk Edebiyatı kültürü İslamiyet öncesi dönemden günümüze kadar uzanan bölümde birçok edebi türe sahip olmuştur. Bu türlerle birlikte halk edebiyatı Anadolu’da uzun yıllar büyük bir rağbet görmüştür. Bu türlerin kullanımı günümüzde azalmış olsa da varlığını sürdürmeye devam etmektedir.  Özellikle aşıklık geleneği Anadolu’nun bazı bölgelerinde hala yaşamaktadır.

Halk edebiyatında musikinin çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Şairler şiirlerini bir yere yazmaktan çok sözlü olarak saz eşliğinde aktarmayı tercih etmişlerdir. Bu nedenle yüzyıllar öncesinde şairlerin söylemiş olduğu şiirler günümüze kadar varlığını sözlü olarak sürdürmüştür. Belki de şiirlerin saz eşliğinde söylenmesi halk arasında bu eserleri kalıcı kılmıştır.

Bu edebiyat geleneği içinde “Halk edebiyatı sanatçıları” kolay bir şekilde yetişmemiştir. Tanınan ve sevilen bir şair olabilmek için ozanlar usta-çırak ilişkisi altında uzun yıllar her anlamda zorlu ve iyi bir eğitimden geçmişlerdir. Bu geleneği devam ettirmek için bu sefer kendileri bir çırak yetiştirmeye başlamışlardır.

Halk edebiyatı şairleri başlıca şu üç ortamda yetişmiştir: 1. Köyler, 2. Asker ocakları, 3. Şehirler

Halk edebiyatı kendi içerisinde özelliklerine göre üç başlıkta incelenir:

a) Anonim (Ortak) Halk edebiyatı
b)
Âşık Tarzı Halk Edebiyatı
c)
Dini Tasavvufi Halk Edebiyatı (Tekke Edebiyatı)

Halk Edebiyatı Özellikleri

Türk Edebiyatı içinde köklü bir geçmişi olan ve içinde tarihi izlerimizin yer aldığı Halk Edebiyatı konu anlatımı sonrasında konuyu özetlemek anlamında “Halk Edebiyatının genel özellikleri“ni şu şekilde sıralayabiliriz.

1. Dil oldukça sade ve yalın bir şekilde kullanılmıştır. Halk edebiyatı ürünleri incelendiğinde divan edebiyatında yer alan dilde süsleme gayretinin olmadığı görülür.

2. Halkın konuştuğu dil olan Türkçe, edebiyat dili olarak tercih edilmiştir.

3. Eserlerde halkın yaşayışı, düşüncesi ve kültürü işlenmiştir.

4. Şairler daha çok okumamış ancak usta-çırak ilişkisi altında yetişmiş kişilerdir.

5. Şiirlerde daha çok aşk, doğa, ayrılık, özlem, ölüm, din, zamandan şikayet ve tasavvuf konuları işlenmiştir. Divan edebiyatının tam tersi olarak soyut değil somut konular ağırlıktadır.

6. Bu edebiyat geleneği büyük bir oranda şiire dayanmaktadır.

7. Aşıklar şiirlerini saz eşliğinde doğaçlama olarak söylemiştir.

8. Düz yazı türünde daha çok “Halk hikayeleri” şairler tarafından söylenmiştir.

9. Şiirlerin nazım birimi dörtlüktür.

10. Halk şiirinin ölçüsü ise milli veznimiz hece ölçüsüdür. Hece ölçüsünün genellikle 7’li, 8’li ve 11’li ölçüleri kullanılmıştır. Kafiye olarak da genellikle yarım kafiye kullanılmıştır.

11. Şiirler daha çok -özellikle aşık edebiyatında- irticalen yani doğaçlama bir şekilde söylenmiştir. Şiirler doğaçlama bir şekilde söylendiğinden anlamda bir derinlik ve biçim olarak mükemmellik aranmaz.

12. Halka yönelik bir edebiyat olduğundan deyimlerine ve halk söyleyişlerine sıkça yer verilmiştir.

13. Şiirlerin başlıkları özel olarak atılmaz, şiir hangi biçimde yazılmışsa o şekilde isimlendirilmiştir. (Örneğin; koşma, varsağı, mani gibi.)

14. Gelenek olarak İslamiyet öncesi Türk kültürüne dayanan bu edebiyat, konu, biçim ve dil bakımından herhangi bir yabancı kültürden pek etkilenmemiştir.

15. Halk edebiyatı ürünleri ağırlıklı olarak şiirlerden oluşmuştur. Ancak az da olsa nesir içermektedir.

16. Düzyazılara yani nesirlere örnek olarak halk hikâyelerini, efsaneleri, atasözlerini, geleneksel tiyatroları ve fıkraları verebiliriz.

17. Halk şiirlerinde çok uzun bir süre ve yoğunlukla hece ölçüsü kullanılsa da özellikle divan edebiyatına özenen bazı şairlerin aruz veznini kullandığı görülür. Özellikle medrese eğitimi alan şairlerin bu şekilde bir yönelime kapıldığını söyleyebiliriz.

A) Anonim Halk Edebiyatı

Halkın yaşamını bizlere yansıtan anonim halk edebiyatı, sözlü bir gelenek içinde oluşturulan ve zamanla kimin tarafından oluşturulduğu unutularak halkın ortak malı haline gelen ürünlerden oluşmaktadır.

→ Kimin söylediği unutularak zamanla anonim hale dönüşmüş ürünlerdir.

→ Halk arasında yaşamına devam ettiğinden son derece sade ve anlaşılır bir dili vardır.

→ Ürünler yayıldığı bölgenin dil özelliklerini taşımaktadır.

→ Şiirlerde nazım birimi olarak dörtlükler tercih edilmiştir.

→ Şiirlerde hece ölçüsü kullanılmıştır.

→ Bu gelenekteki şiirler saz eşliğinde okunmuştur.

→ Bu geleneğin ürünlerini şiir ve şiir dışındaki ürünler olarak ikiye ayırabiliriz:

Mani, ninni, türkü ve ağıt şiir; destan, halk hikayesi, geleneksel tiyatro, Dede Korkut Hikayeleri, masal ise şiir dışı ürünler olarak ele alınabilir.

Anonim Halk Şiiri Türleri

1) Mani

Genellikle tek dörtlük halinde söylenip kendine özel “aaxa” şeklinde kafiye şeması bulunan; aşk, özlem ve ayrılık başta olmak üzere her konuda söylenebilen nazım şekline “Mani” denir.

Manilerde halkın düşüncesinden, duygusundan, acılarından, dertlerinden, yaşamından ve kültüründen çok derin izler bulabiliriz.

Mânide ilk iki dize konuyla ilgisi olmayan doldurma dizelerdir. Mânici asıl söylemek istediğini son dizede söyler.

Genellikle tek dörtlükten oluşur. Böyle bir genellemenin dışında dört dizeden fazla olan örnekleri de bulunmaktadır.

aaxa” şeklinde kendine has bir kafiye şeması bulunur.

Hayatın her alanıyla ilgili söylenebilir, herhangi bir konu sınırlaması bulunmaz fakat çoğunlukla aşk konuludur.

Kendilerine özgü özel bir ezgiyle okunurlar.

Bu şiirleri okuyan kişilere “manici, mani yakıcı” gibi adlar verilir.

Şekillerine ve bazı özelliklerine göre çeşitli isimler alır.

Düz (Tam) Mani

Bu nazım şeklinde akla gelen ilk çeşit düz manidir.

Dört dizeden oluşur ve kafiye şeması klasik olarak “aaxa” şeklindedir.

Ay doğar ayazlanır
Gün doğar beyazlanır
Mahmur gözlü sevdiğim
Uyanmaya nazlanır

Kesik (Cinaslı) Mani

Yaygın olarak dört mısradan oluşan, ilk dizesi yedi heceden daha az ve cinaslı kafiyelerin kullanıldığı manilere “cinaslı mâni” veya “kesik mâni” adı verilmektedir.

Yara sızlar
Ok değmiş yara sızlar
Yaralının hâlinden
Ne bilsin yarasızlar

Yedekli (Artık) Mani

Dört veya beşten fazla dizeyle kurulan mânilere “yedekli mâni” veya “artık mâni” denir.

Ağlarım çağlar gibi
Derdim var dağlar gibi
Ciğerden
yâreliyim
Gülerim sağlar gibi
Her gelen bir gül ister
Sahipsiz bağlar gibi.

2) Türkü

Türkü, bir müzik eşliğinde söylenen anonim halk edebiyatının nazım biçimidir.

Türküler, yüzyıllar boyunca sözlü olarak nesilden nesile aktarıldığı için zamanla kimin tarafından yazıldığı unutulmuş ve anonim hale bürünmüştür.

Türküler iki bölümden oluşmaktadır.

Türkülerde asıl sözlerin bulunduğu yer bend bölümüdür. Bendleri birbirine bağlayan ise kavuştak olarak adlandırılan nakarat bölümüdür.

Her konuda türkü yazılabilir: aşk, ayrılık, ölüm, tabiat…

Türküler hece ölçüsünün daha çok 7,8 ve 11’li kalıplarıyla söylenmişlerdir.

Türkülerin son dizesindeki kavuştak bölümü her dörtlük sonunda aynen tekrar tekrar eder.

“aaab cccb dddb” ya da “aaabb cccbb dddbb” şeklinde kafiyelenirler.

Türkülerin kendilerine özgü ezgileri vardır.

Türkülerin bölgelere göre farklı isimleri vardır.

Divan edebiyatındaki şarkının halk edebiyatındaki karşılığıdır.

Türkü Çeşitleri

Türküler çeşitli özelliklerine göre üç başlıkta inceleyebiliriz:

  1. Ezgilerine Göre Türküler

Ezgilerine göre türküler kırık havalar ve uzun havalar olmak üzere iki başlıkta incelenir.

  1. Konularına Göre Türküler

Konularına göre türküler oldukça çeşitlidir: Ninni, çocuk türküleri, aşk türküleri, ölüm türküleri, kahramanlık türküleri…

  1. Yapılarına Göre Türküler

Dörtlüklerle oluşan türküler, iki dizeden oluşan türküler, üç dizeden oluşan türküler…

Türkü Örneği

Yeşil ördek gibi daldım göllere
Sen düşürdün beni dilden dillere
Başım alıp gidem, gurbet ellere
Ne sen beni unut, ne de ben seni

Sevdiğim cemalin, güneşim ayım
Seni seven âşık çeker ezvâkı
Getir, el basayım Kelamullah’ı
Ne sen beni unut, ne de ben seni

3) Ninni

Bebeklerin uyuması için söylenen ezgili şiirlerdir.

Genellikle dörtlüklerden oluşmakta ve hece ölçüsüyle söylenmektedir.

Dörtlükler genellikle “a,a,x,a” şeklinde kafiyelenir.

Ninnilerde “e yavruma e e e”, “hu, hu, hoppala”  şeklinde sözler kullanılmaktadır.

Annelerin çocuklarına yönelik sözleri de içermektedir.

B) Aşık Tarzı Halk Edebiyatı

Türklerin İslamiyet’i kabul etmesinden sonra aşık adı verilen saz şairlerinin İslamiyet’in kabulünden önceki şiir geleneğinin bir devamı şeklinde oluşturdukları yeni şiir anlayışına “Aşık Tarzı Halk Şiiri” denir.

İslamiyet öncesi “Ozan, kam, baksı, şaman” adıyla anılan şairler, bu edebiyat geleneğinde “Aşık” adını almışlardır.

Bu edebiyat geleneği, tam manasıyla 16.yüzyılda şekillenmeye başlamıştır.

Aşıkların yetişmesi usta-çırak ilişkisi şeklinde olmuştur ki bu gelenekte aşıklığa belli bir aşamadan geçtikten sonra (bade içme) ulaşıldığına inanılır.

Aşıklar şiirlerini “Cönk” adını verdikleri defterlerde toplamışlardır.

Aşık tarzı halk şiirlerinden içten bir anlatım vardır. Şiirlerin dili son derece sadedir.

Daha çok hecenin 8’li ve 11’li kalıpları aşık tarzı halk şiirinde kullanılmıştır.

Nazım birimi dörtlüktür.

Aşıklar son dörtlükte kendi mahlaslarına (tapşırma) yer vermiştir.

Bu geleneğin şairleri: Kayıkçı Kul Mustafa, Aşık Ömer, KuloğluRuhsati, Seyrani, Bayburtlu Zihni, Dertli, Aşık Veysel, Ercişli Emrah, Gevheri…

Aşık Tarzı Halk Edebiyatı Nazım Biçimleri

1) Koşma

Köken olarak İslamiyet öncesi Türk edebiyatındaki koşuk türüne dayanan; aşk, ayrılık, ölüm, tabiat, kahramanlık gibi konuların işlendiği halk şiiri nazım biçimine koşma denir.

Koşma, halk edebiyatının en sevilen ve yaygın türüdür.

Nazım birimi dörtlüktür ve dörtlüklerin sayısı genellikle 3-5 arasında değişmektedir.

Hece ölçüsüyle yazılan koşmalar genellikle hecenin 11’li kalıbıyla yazılır.

Bu şiirlerde kullanılan kafiye şeması aaab(abab), cccb, dddb, eeeb şeklindedir.

Divan edebiyatındaki gazelin konu olarak halk edebiyatındaki karşılığıdır.

Bu şiirler saz eşliğinde doğaçlama olarak söylenmiştir.

Şair son dörtlükte mahlasına yer verir.

Bu şiirin İslamiyet öncesi dönemdeki karşılığı koşuk, divan şiirindeki karşılığı gazeldir.

Koşma Örneği

Seyyah olup gezdim gurbet elleri
Kar etti bağrıma yeter ayrılık
Söyleyeyim başa gelen halleri
Çok çektim ölümden beter ayrılık

Bu aşkın ateşi sönmüyor serde
Ah çeker ağlarım gezdiğim yerde
Yar burda kalmıştır ben gurbet elde
Beni dağdan dağa atar ayrılık

Gezerim ben daim diyarı gurbet
Aşığın başında gitmiyor bu dert
Dost ile bir saat ettim muhabbet
Sevdiğim gözümde tüter ayrılık

Karac’oğlan der ki vakit gelince
Ötüşür bülbüller hasret gülünce
Ben orda yar burda mahzun kalınca
İster ölüm olsun ister ayrılık
Karacaoğlan

Koşma Türleri

Güzelleme: Aşk, sevgi, doğa, insan ve hayvan güzelliklerini anlatan lirik koşmalardır.

Koçaklama: Yiğitlik, kahramanlık, savaş̧ gibi konuları işleyen koşmalardır.

Taşlama: Bir kişiyi veya toplumu eleştiren koşmalardır.

Ağıt: Bir kişinin ölümü üzerine duyulan üzüntüyü anlatmak amacıyla söylenen koşmalardır.

2) Semai

Sevgi, tabiat ve ayrılık gibi konularda özel bir ezgiyle söylenen şiirlere semai denir.

Nazım birimi dörtlüktür.

Hecenin 8’li kalıbıyla söylenir.

Dörtlük sayısı 3-5 arasında değişir.

Kafiye şeması genellikle abab, cccb, dddb şeklindedir.

Semailerin kendilerine has bir ezgisi vardır.

Son dörtlükte tapşırmaya yer verilir.

Semai Örneği

Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez.

Bahçemizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz.

Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz.

3) Varsağı

Varsak Türkmenlerinin ozanları tarafından özel bir ezgiyle söylenen şiirlere varsağı denir.

Kafiye şeması ve dörtlük sayısı bakımından koşmaya benzer.

Hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenirler.

Varsağıda yiğitçe bir söyleyiş özelliği bulunur.

Şiire coşku katmak amacıyla “Hey, hey bre, be hey” gibi ünlemler katılır.

Kafiye şeması genellikle abab, cccb, dddb ya da abcb, cccb, dddb şeklindedir.

Varsağı Örneği

Bre Ağalar Bre Beyler
Ölmeden Bir Dem Sürelim
Gözümüze Kara Toprak
Girmeden Bir Dem Sürelim

Aman Ey Allahım Aman
Ne Aman Bilir Ne Zaman
Üstümüze Çayır Çimen
Bitmeden Bir Dem Sürelim

4) Destan

Toplum hafızasında yer tutan “kahramanlık, savaş, göç, afet” gibi konuları işler.

Kafiye şeması koşmaya benzer.

Nazım birimi dörtlüktür ve yüzlerce dörtlükten oluşabilir.

Dörtlük sayısında bir sınırlama yoktur.

Hecenin 11’li kalıbıyla yazılırlar.

C) Dini Tasavvufi Halk Edebiyatı

Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı” dini yönü ağır basan ve özellikle de tasavvufi düşünce sahibi şairlerin oluşturduğu bir gelenektir.

Türklerin İslamiyet’i kabul etmesinden sonra 12.yüzyılda Ahmet Yesevi ile birlikte Türkistan’da “Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı”nın başladığı kabul edilir.

Anadolu’da bu geleneğin yaygınlaşmasında Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli gibi isimler önemli katkılar sağlamıştır.

“Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı”nın temelinde tasavvufi düşünce yer almaktadır.

Tasavvuf, oldukça derin bir düşünce olup en basit ifadeyle nefsin kötü isteklerden arındırılıp Allah’a yaklaşma ve sevmeye dayalı bir dini öğretidir. Tasavvuf felsefesinin temelinde “Vahdet-i Vücut” yatmaktadır.

→ Bu edebiyat çerçevesinde verilen eserlerde dini ve tasavvufi konular işlenmiştir.

→ Bu şiir geleneğinde öncelikli olan konu dini düşüncenin, tasavvufun yayılması olduğundan sanat ikinci plandadır.

→ Halka hitap ettiğinden dili son derece sadedir.

→ Şiirler belirli bir ezgiyle söylenmiştir.

→ Ağırlıklı olarak hece ölçüsü kullanılmıştır. Az da olsa aruz ölçüsüyle yazılan şiirler de vardır.

→ İslamiyet’in sevilmesi ve yayılmasında önemli bir rol oynamıştır.

→ Tarikatlar çevresinde gelişmiştir.

→ Şiirlerde ağırlıklı olarak işlenen aşk, ilahi aşktır.

→ Bu geleneğin şiir türleri ilahi, nefes, devriye, nutuk ve şathiyedir.

Tekke Edebiyatı Nazım Biçimleri

İlahi

İlahi, mutasavvıf şairler tarafından Allah’ı övmek ve Allah’a yalvarmak amacıyla yazılan, kendisine ait bir özel ezgiyle söylenen dini konulu şiirlerdir.

İlahi, kelime anlamı olarak “Allah’a özgü, Allah’a ait” manalarına gelen ve “Dini-Tasavvufi Halk Şiiri”nin önemli bir nazım türü olarak Anadolu’da çok sevilen bir şiir türüdür.

Türk Edebiyatı’nda bu nazım şeklinin ilk örneklerini 12.yüzyılda yaşamış olan Ahmet Yesevi vermiştir.

İlahilerin en güzel örneklerini Anadolu’da 13.yüzyılda yaşamış olan Yunus Emre vermiştir.

→ Diğer şiirlerden farklı olarak ilahiler kendilerine ait özel bir ezgiyle okunur.

→ Bu şiirlerin konusu Allah sevgisini içermekle birlikte amaç Allah’ı övmektir.

→ İlahiler çoğunlukla hece ölçüsüyle yazılır. Hece ölçüsünün 7, 8 ve 11’li kalıbıyla söylenmişlerdir.

→ Aruz ölçüsüyle söylenen ilahiler de vardır.

→ Bu şiirlerin nazım birimi ise dörtlüktür. (Genellikle 3-7 dörtlük)

→ İlahiler tarikatlara göre farklı bir şekilde isimlendirilmiştir. Yeseviler “Hikmet”, Bektaşiler “Nefes”, Mevleviler “Ayin” ismini kullanmışlardır.

→ Bu şiir türünde amaç Allah sevgisini ve dini inançları halka benimsetmek olduğundan dil samimi ve akıcı bir şekilde kullanılmıştır.

→ Kafiye şeması: aaab, cccb, dddb veya abab, cccb, dddb

→ Bu türle özdeşleşen sanatçımız Yunus Emre’dir.

İlahi Örneği

Biz dünyadan gider olduk,
Kalanlara selam olsun,
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun.

Ecel büke belimizi,
Söyletmeye dilimizi,
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun.

Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile,
Bizi bir arı vech ile
Yuyanlara selam olsun.

Azrail alır canımız,
Kurur damarda kanımız,
Yayılacak kefenimiz,
Saranlara selam olsun.

Gider olduk dostumuza,
Eremedik kasdımıza,
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun.

Sözdür söylenir araya,
Kimse döymez bu yaraya,
İletip bizi mezara
Koyanlara selam olsun.

Nefes

Bektaşi tarikatlarında vahdet-i vücud, tarikat ilkeleri ve Allah’a olan aşk olmak üzere tasavvufi konularda saz eşliğinde söylenen şiirlere nefes denir.

Nefesler, ilahilerin Bektaşi tarikatlarındaki karşılığı olarak kabul edilir.

Nefeslerde gösterişsiz, alçak gönüllü ve alaycı bir üslup dikkati çekmektedir.

Genellikle hece ölçüsünün 7, 8, 11’li kalıplarıyla yazılır.

Kaygusuz Abdal ve Pir Sultan Abdal bu şiir türünün en güzel örneklerini vermiştir.

İlahiye benzer özellikler gösterir.

Dervişler; ilahide olduğu gibi ilahi aşk, bu yolda çekilen acılar, Allah’a ulaşma yolları, mürşide duyulan hayranlık, müritliğin adabı üzerine de nefesler düzenler.

Şekil olarak koşmalara benzeyen nefesler genellikle 3-7 dörtlük arasındadır.

Nefes Örneği

Beğlerimiz, elvan gülün üstine
Ağlar gelür şahum Abdal Musa’ya
Urum abdalları postun eğnine
Bağlar gelür şahum Abdal Musa’ya

Urum abdalları gelir dost deyü
Eğnimüzde aba, hırka, post deyü
Hastaları gelür, derman isteyü
Sağlar gelür şahum Abdal Musa’ya

Meydanında dara durmuş gerçekler
Çalınur koç kurbanlara bıçaklar
Döğülür kudümler altun sancaklar
Tuğlar gelür şahum Abdal Musa’ya

Benim bir isteğüm vardır Kerim’den
Münkir bilmez, evliyanın sırrından
Kaygusuz’um ayru düşdüm pirimden
Ağlar gelür şahum Abdal Musa’ya
Kaygusuz Abdal

Deme

Alevi-Bektaşi tarikatlarında saz eşliğinde söylenen ilahilerdir.

Genellikle hece ölçüsünün 8’li kalıbı kullanılır.

Dörtlük sayısı 3-7 arasında değişir.

Şiirlerde Bektaşilik ile ilgili konular işlenir.

Pir Sultan Abdal’ın demeleri meşhurdur.

Nutuk

Tarikat pirlerinin tarikatlarına gelenlere tarikatlarının kurallarını, felsefesini anlattıkları şiirlerdir.

Nutuklar didaktik bir özelliğe sahiptir.

Genellikle hecenin 11’li kalıbıyla söylenirler.

Dörtlüktür.

Bu şiir türünde Kaygusuz Abdal akla gelen ilk isimdir.

Devriye

İnsanoğlunun varoluşunu devir kuramına göre işleyen şiirlerdir.

Devir kuramına göre Allah’tan gelen insan tekrar Allah’a kavuşacaktır.

Dörtlüktür.

Hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla söylenir.

Şathiye

Tasavvuftan, dinden alay edermiş gibi görünen şiirlerdir.

Görünüşte saçma sanılan bu sözlerin, yorumlandığında tasavvufla ilgili türlü kavramlara değindiği anlaşılır.

Şekil olarak koşmalara benzeyen şathiyeler, 3-7 dörtlükten oluşur.

Bu tarzdaki şiirlere genelde Bektaşi şairlerinde rastlanır.

Kaygusuz Abdal, bu türün en meşhur ismidir.

Türk Halk Edebiyatı PDF + Video

Aşağıdaki bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan “AYT Edebiyat Notları PDF” dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.

Aşağıdaki bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan “Halk Edebiyatı PDF” dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR
PDF / Slayt
10.Sınıf Ders Konuları
TYT Türkçe 
AYT Edebiyat Notları PDF

2 yorum

  1. Çok yardımcı oldu, teşekkürler.

  2. Halk Edebiyatı Özellikleri

    Çok teşekkür ederim bilgi için

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.