Ateşten Gömlek adlı eser ilk olarak 1923 yılında İkdam gazetesinde yayımlanmıştır. Ateşten Gömlek Kurtuluş Savaşı’nı anlatan ilk eserdir.
Eserin başında Halide Edip Adıvar tarafından Yakup Kadri Karaosmanoğlu’na yazılmış bir açık mektup vardır. Halide Edip’in bu mektubunda iki nokta dikkat çeker. Edebiyatçılar birçok savaş görmüşlerdir. Ancak bu mücadeleyi yazabilmek, anlatabilmek için o mücadelenin içinde olmak gerekir. Milli Mücadele’yi en iyi anlatan eser “Ateşten Gömlek” tir. Bir toplantıda Milli Mücadele’nin yaşanmadan tam anlamıyla anlatılamayacağı söylenir. Ancak Yakup Kadri Karaosmanoğlu bu mücadeleyi kendisinin anlatabileceğini, bunu da en iyi anlatan kitap ismin “Ateşten Gömlek” olduğunu söyler. Orada bulunan Halide Edip Adıvar bu ismi çok beğenir ve aslı olmadığı halde bu ismi kendisinin de düşündüğünü, bu isimde bir roman yazacağını söyler ve bu romanı yazar. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’na bu durumu daha sonra açıklar.
Eserin başındaki mektupta dikkati çeken iki nokta vardır. Bunlar şunlardır:
- Milli Mücadele’nin edebiyatı yapılamaz; oradaki heyecanı, özveriyi kimse yazamaz. Bu mücadele yazılırsa yazılanlar basit kalabilir.
- Romanın adı Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ndan alınmıştır.
Konusu: Peyami adlı bir gencin Ankara’da Cebeci Hastanesindeyken Sakarya Savaşı’na dair hatırladıklarıdır.
Olay Örgüsü: Roman Milli Mücadele Dönemi’nde ayağını kaybeden Peyami adlı bir gencin hastanede hatıralarını yazmasıyla başlar.
Annesi Peyami’yi amcasının kızı Ayşe’yle evlendirmek ister ancak Peyami bunu kabul etmez. Reddedildiği için Ayşe’de Peyami’yle evlenmeyi bir daha istemez. Uzun süre görüşmezler. Ayşe’nin abisi Cemal İstanbul’a memur olarak atanır. İstanbul’da Cemal ile Peyami’nin dostluğu artar. Ayşe başkasıyla evlenir ve çocukları olur. Ancak İzmir’in işgali sonrasında Ayşe’nin eşi ve çocuğu Yunanlar tarafından öldürülür. Bunun üzerine Ayşe İstanbul’a Peyami’nin annesinin evine yerleşir. O günlerde Sultanahmet’te işgale karşı büyük bir miting düzenlenecektir. Bu mitinge yüz binler katılmış ve işgale karşı tepkiler ortaya konmuştur. İhsan ile Cemal Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele’ye katılır. Onların ardından Peyami ve Ayşe’de Anadolu’ya geçerler. Hepsi orduda görev alır. Ayşe de hemşire olarak görev yapar. Sakarya Savaşı yapılır ve İhsan, Cemal, Ayşe şehit olur. Onlardan sonra Peyami’nin başına da bir kurşun isabet eder ve yaralanır.
Kitapta anlatılan olayların içinde son derece önemli sahneler vardır. Mesela Ayşe’nin Mr. Cook’u Türk kanının çok sıcak olduğunu ve olduğu yerden fışkırma özelliğinin olduğunu söylemesidir. Burada Türk’ü yüceltir. Bir başka olay ise; Peyami, cephede mütercim ve fotoğrafçı olarak göreve alınır. Peyami, İsmet Paşa ve Mustafa Kemal’e yakındır. Fakat onların odasına hiç giremez. Oraya girebilen emir erlerinden birine içerde ne olduğunu sorar. Er ise Mustafa Kemal’in odasına her girdiğinde onu, masasının üstünde bir haritanın üzerine kapaklanmış olarak bulduğunu söyler. Romanın sonunda bu anlatılanların Peyami’nin başında bulunan kurşundan kaynaklı hafıza sorunundan kaynaklandığı söylenir. İhsan ve Ayşe diye biri aslında yoktur. Peyami ise ameliyatta ölmüştür.
Kişiler: Peyami, Cemal, İhsan, Ayşe, Haşmet Bey, Peyami’nin annesi, Salime Hanım, Mr. Cook, Kezban…
Zaman: Milli Mücadele dönemi.