13. yüzyılda yaşayan ve döneminde çok sevilen bir isim olan Nasreddin Hoca, Konya’nın Akşehir ilçesinde yaşamıştır. Bir diğer bilgiye göre de Nasreddin Hoca, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde doğmuş ve büyümüştür.
Nasreddin Hoca fıkralarında Türk insanının mizahı, karakteri, zevki ve düşünceleri aktarılır. Türk insanın bu özelliklerini üstünde toplayan Nasreddin Hoca’nın fıkraları herkes tarafından bilinir. Güldürürken düşündüren Hoca’nın bir diğer yönü ise felsefi kişiliğe sahip olmasıdır. Nasreddin Hoca’nın fıkralarının arkasında çok ince bir zeka, hazır cevaplık vardır. Anlatılan fıkralarda toplumla ilgili, yöneticilerle ilgili eleştirilerin de yapıldığı görülür. Nasreddin Hoca toplum hayatında karşılaştığı sorunlara mizahi bir üslupla yaklaşır. Fıkralarda Nasreddin Hoca’nın söylediği birçok söz (İpe un sermek, ye kürküm ye, bindiği dalı kesmek vb.) Türk halkı arasında çok sık kullanılır hale gelmiştir.
Fıkranın birçok anlamı vardır. Bunlardan biri de şudur: Fıkralar güldürücü ve nükteli hikayelerdir. Türk halkı arasında fıkra denildi mi akla gelen ilk isim Nasreddin Hoca olur. Nasreddin Hoca fıkraları güldürürken düşündüren, dinleyenlere öğüt veren, ders veren güldürücü hikayelerden oluşur.
Nasreddin Hoca’nın ünü Anadolu dışına da yayılmıştır. Birçok toplum tarafından da sahiplenen Nasreddin Hoca; Azerbaycan ve İran’da Molla Nasreddin, Kazaklarda Koja Nasreddin, Özbekler arasında da Nasreddin Efendi ismiyle anılır.
Nesir olarak anlatılan fıkraların sonuç bölümünde bir ders çıkarılır. Bu fıkralarda anlatılan Nasreddin Hoca, genel olarak Türk halkının özelliklerini taşır.