Adından da anlaşıldığı gibi fiillerin sıfat görevinde kullanılmasına biz sıfat fiil ya da ortaçlar denir. Fiillere gelerek onlara sıfat görevini kazandıran eklere de “Sıfat fiil ekleri” denir. Bu pencereden bakacak olursak sıfat fiiller, bir yönüyle sıfat iken bir diğer yönüyle de fiildir. Fiillere gelerek onları sıfat yapan sıfat fiil ekleri şu şekildedir: -an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş
Sıfat fiil ekleri sayı olarak isim fiillerden fazladır ancak ezberlenmesi yönüyle kolay bir şekilde kodlanabilmektedir. Sıfat fiil ekleri kodlaması şu şekildedir: “Anası mezar dikecekmiş”
Şimdi yukarıda yer alan ekleri “Sıfat fiil örnekleri” ile birlikte verelim.
Sıfat Fiil Ekleri ve Örnekleri
1) -dik, -dık, -duk, -dük
Bu fiilimsi çeşidinde oldukça sık kullanılan eklerin başında yer almaktadır. Eklendiği sözcükleri sıfat ya da isim yapar.
- Tanıdık yüzleri selamlayarak toplantıdan ayrıldım. (“Tanımak” fiiline “-dık” eki gelerek onu cümle içinde sıfat görevine taşımıştır.)
- Kavgada kırılmadık tabak neredeyse kalmamıştı. (“Kırılmak” fiiline “-dık” eki getirilerek sıfat fiil yapılmıştır.
- Bahsettiğin okul bu yıl başarısız olmuş.)
- Bakmadık ev kalmamıştı.
- Yazdığım roman okuyucu tarafından beğenilmişti.
- Hatırladığım sokaklar oldukça yabancı geliyordu.
2) -mış, -miş, -muş, -müş
- Ödenmemiş hesapları ay sonunda getiriyordu. (“Ödenmek” fiiline gelen “miş” eki sözcüğü cümle içinde sıfat görevinde kullandırmıştır.)
- Kurutulmuş gıdaların sağlık açısından faydalı olup olmadığı tartışılıyordu.
- Yapılmış sınavları akşam dolabına kilitliyordu.
- Babası gezmiş görmüş bir adama benziyordu.
- Sınava çalışmış öğrenciler kendilerini belli ediyordu.
3) -an, en
- Duyulan sesler işlerin hiç de iyi olmadığını gösteriyordu. (Duyulmak fiiline gelen “-an” eki sözcüğü sıfat haline getirmiştir.)
- Ağlayan gözlerle bana bakıyor ancak konuşmuyordu.
- Geciken otobüsü beklemekten sıkıldı.
- Gelen adamlar durmadan seni soruyordu.
- Havalanan uçak 150 yolcu kapasiteliydi.
4) -r, -ar, -er
- Benzer sözleri daha önce de söyledi.
- Güvenilir kaynakları gelen haberleri onayladı.
- İşe yarar bir telefon bulamadık.
- Beni güler yüzle kandırmaya çalıştı.
- Başka bir çıkar yol bulamadık.
5) -mez, -maz
- Utanmaz adam bir de beni şikayet ediyor.
- Dayanılmaz bir ağrı saplanmıştı kalbime.
- Anlaşılmaz sözlerle kapıyı çarpıp çıktı dışarı.
- Her fırsatta unutulmaz filmler arşivinden bahsederdi.
- Para etmez eşyaları biriktiriyordu.
6) -ecek, -acak
- Dün akşamki maçtan sonra ayakta duracak halim yoktu. (Durmak fiiline gelen “-acak” eki sözcüğü cümle içinde sıfat görevine sokmuştur.)
- Yardım edecek kimsesi yoktu çevresinde.
- Sonuçlarına bakılacak hastalar sırada beklemesin.
- Kendisine yetecek parayı alıp kayıplara karıştı.
- Artık elinde satılacak bir eşyası kalmamıştı.
- Gezilecek yerleri daha önceden belirlemişti.
7) -ası, -esi
- Kör olası adam bizi takip etmiş. (Olmak fiiline gelen “-ası” eki sözcüğü sıfat fiil yapmıştır.
- Dün geceden sonra olası senaryoları değerlendirmeliyiz.
- Annelerimizin öpülesi elleri…
- Önümüzdeki yıllarda yaşanılası bir şehre tayin isteyeceğim.
- Ölesiye bir mücadele gösterdiler.
Ayrıca Bkz ⇒ Fiilimsiler
kırıl kelimesiyle yaparmısın ödevim var ve hiç bir sitede bulamadım
Bu yazıda eklerin nasıl kullanılacağı ifade edilmiş fakat ne maksatla kullanıldıkları da yazılmalıydı.
Bu eklerin kelimeye ve dolayısıyla cümleye kattığı anlamlar belirtilmemiş. Bu durum anlamaya mâni mühim bir eksiklik.
Ayrıca kök (etken) fiile eklendikleri hâller ile edilgen fiile eklendikleri hâller ayrımı yapılmamış.
Meselâ, -ası -esi eki etken fiile eklendiğinde öznel, edilgen fiile eklendiğinde nesnel olarak, eklendiği fiilin arzu, temenni edildiğini ifade eder.
Bunun ötesinde temel bir farklılık da kök fiile eklendiğinde “isim”, edilgen fiile eklendiğinde “sıfat” elde edilmesidir.
Örn: “Bugün hiç kitap okuyası yok.” veya “Bu çocuğun okuyası yok.” edat, sıfat ve isim tamlamasını çıkarırsak kısaca “Okuyası yok.”
Burada “yok” olan şeyin isim olduğu kesindir. Ve bahsi geçen kişinin okuma arzusunun olmadığını ifade eder.
-ası, -esi eki fiilin edilgen hâline eklendiğinde ise nesnel mâna ifade eden bir sıfat ortaya çıkar. “Okunası kitap.”
Fakat her durumda bu ek ile ortaya çıkan kelime arzu, temenni, dilek, beklenti ifade eder.
Bu noktada “ol” kelimesine bir parantez açmak gerekiyor. “Ol” kelimesi Türkçe’mizde müstakil olarak kullanılabildiği gibi yardımcı fiil olarak da kullanılabilen bir kaç fiilden biridir.
“Olmak” fiili münferiten kullanıldığında esas olarak, “var olmak”, “vukû bulmak”, “yerine oturmak/denk gelmek” mânâlarına gelir ve bu haliyle edilgen tabiatlı bir fiildir.
Yardımcı fiil olarak kullanıldığında öncesinde kullanılan isim veya isimleşmiş sıfatı fiil haline getirir. O hâle dönüşme mânâsı katar.
“Kör olası adam” ifadesinde yardımcı fiil halindedir ve bahsi geçen adamın kör olmasının arzu/temenni edildiğini ifade eder.
“Olası senaryolar” ifadesinde ise müstakil fiil hâlindedir ve bahsi geçen senaryoların vukû bulmasının arzu/temenni edildiğini ifade eder.
Bu noktada aklınıza geleni tahmin ediyorum ve kesinlikle reddediyorum. “Olası” kelimesi Türkçe’mizde hiç bir zaman “muhtemel” mânâsına gelmemiştir.
“Vuku bulmak” anlamındaki müstakil “Ol” fiilinden türetilip bu mânâya gelen kelime ancak “olabilecek” kelimesidir.
Dolayısıyla, “olası savaş”, “olası yangın”, “olası deprem”, “askerlerimize yapılan olası saldırılar” vs ifadeler, vatandaşlarımız, milletimiz ve memleketimiz hakkında beddua ve temennîden başka bir anlama gelemez.
Yanası, yıkılası evlerinde oturup da bunun böyle olmadığını düşünen, dili lâl olası, gözü kör olası, boyu devrilesi kişilerin, kopası boyunları üzerindeki kırılası kafaları içindeki tutulası akılları hakkında herhangi bir yorum yapasım yok.