Bir kişinin başından geçen olayları ya da geçmişte tanık olduğu durumları aradan bir süre geçtikten sonra anlattığı yazı türüne “Anı” denir. Anılar geçmişe ışık tutması, bazı olayların aradan bir süre geçtikten sonra aydınlığa kavuşması ve yazarların tecrübelerini paylaşmaları adına önem arz ederler.
Türk Edebiyatı’nda ilk anı örneği olarak Babürşah’ın yazmış olduğu Babürname adlı eser kabul edilmektedir. Osmanlı döneminde tezkire, menkıbe, vakanüvis ve büyükelçilerin yazmış oldukları sefaretnameler birer hatıra örneği teşkil etmektedir. Edebiyatımızda Batılı anlamda ise ilk anı örnekleri Serveti Fünun Dönemi’nde verilmiştir.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda Anı
Cumhuriyet Dönemi’nde birçok türde olduğu gibi anı türünde de hem çeşitlilik hem de nitelik artmıştır. Bu dönem sanatçılarının büyük çoğunluğunun bu türde eser verdikleri söylenebilir. Özellikle yeni bir kültür dairesi içine girdiğimiz bu dönemde sanatçıların hatıra kitapları dönemin anlaşılabilmesi için oldukça önemlidir.
Cumhuriyet Dönemi’nde Anı Örnekleri
Bu dönemde eser vermiş sanatçılar ve eserleri şu şekildedir:
Yakup Kadri Karaosmanoğlu → Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, Anamın Kitabı, Zoraki Diplomat
Yahya Kemal Beyatlı → Siyasi ve Edebî Portreler
Halide Edip Adıvar → Türk’ün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev
Yusuf Ziya Ortaç → Portreler, Bizim Yokuş
Falih Rıfkı Atay → Çankaya
Necip Fazıl Kısakürek → Yılanlı Kuyudan
Oktay Akbal → Anı Değil Yaşam, Hiroşimalar Olmasın
Refik Halit Karay → Üç Nesil, Üç Hayat
Abdülhak Şinasi Hisar → Boğaziçi Yalıları