Daha etkili ve zengin bir anlatıma ulaşmak amacıyla sözcüklerin gerçek anlamlarından sıyrılarak kendilerine özgü bir anlam kazandığı kalıplaşmış söz gruplarına deyim denir. Bazı durumların ifade edilmesinde zorluk yaşandığında, anlamların yetersiz kaldığı anlarda etkili bir anlatım aracı olarak deyimleri kullanırız. Bu deyimler Türk halkının yaşam biçimini, dünya görüşünü ve kültürünü yansıtmaktadır.
Deyimler çok büyük bir oranda mecaz anlamda kullanılır ancak gerçek anlamda kullanılanlara da rastlanmaktadır. Bir dilin zenginliğini ifade eden deyimleri tam olarak bilmeden o dile hakim olmak mümkün değildir.
Deyimler; benzetme, somutlama ile jest ve mimikler yoluyla oluşturulmaktadır.
Deyimlerin Özellikleri
- En az iki sözcükten oluşmaktadır.
“Sinek avlamak” örneğinde olduğu gibi deyimler en az iki sözcük kullanılarak kalıplaşabilmektedir. Tek bir sözcükle deyim oluşturmak mümkün değildir.
- Mecaz anlamda kullanılmaktadırlar.
“Aklına koymak” ifadesini gerçek anlamda kullanmak mümkün değildir. Mecazi anlamda bir şeyi yapmaya fazlasıyla kararlı olmak anlamında kullanılmıştır.
- Gerçek anlamında kullanılanlar da bulunur.
“Hem suçlu hem güçlü” -> Mecazi anlamdan ziyade gerçek anlam bulunmaktadır. Hatalı olanın aynı zamanda güçlü olmasını ifade eder.
- Deyimlerin büyük bir bölümü mastar (-mek, -mak) ekiyle bitmektedir.
Çark etmek
Başı sıkışmak
Kolu kanadı kırılmak
- Kalıplaşmış sözlerden oluştukları için sözcüklerin yerlerini değiştirmek ya da sözcüklerden birini atmak mümkün değildir.
Açlıktan nefesi kokmak… (Bu deyimi “Açlıktan kokmak ya da nefesi kokmak” şeklinde kullanmak anlamını kaybettirir.
- Birçok deyim süslü ve sanatlı bir şekilde kullanılmaktadır.
“Gözünün yaşına bakmamak” deyimindeki sözcükler belli bir düzende kalıplaşmıştır. Sözcüklerin yerini değiştirmek bütünlüğü bozacaktır.
- Cümle halinde olanları da mevcuttur.
Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş.
Dostlar alışverişte görsün.
- Deyimler birbirinden ayrı yazılan sözcüklerin kalıplaşması yoluyla oluşmaktadır. Ancak sözcüklerin birleşerek oluşturdukları deyimlerde vardır:
Açıkgöz
Soğukkanlı…
- Kaç sözcükten oluşursa oluşsun deyimler sadece tek bir durumu ya da kavramı ifade eder.
Bal alacağı çiçeği bilmek: Çıkar sağlayacağı bir şeyi bulmak.
Bin dereden su getirmek: Kandırmak
Bir yastığa baş koymak: Evlenmek
- Deyimler yoluyla duygu ve düşünceler aktarılır.
- Deyimler bir dilin zenginliğini ifade eder. Aynı zamanda halkın yaşam biçimini ve dünya görüşünü yansıtmaktadır.
- Kalıplaşmış sözlerden oluşması ve mecaz anlamlı olmaları nedeniyle başka bir dile çevrilmeleri mümkün değildir.
Deyim Örnekleri (Deyimler)
Yaka silkmek:Bir kişi ya da durumdan sıkılmak.
Ateş püskürmek:Aşırı derecede sinirlenmek, kızmak.
Göze girmek:İlgi ve değer kazanmak.
Pabucu dama atılmak:Önemini kaybetmek
Dolap çevirmek:Birilerinden habersiz gizlice iş çevirenler için kullanılır.
Yelkenleri suya indirmek:Israrından vazgeçip karşı tarafın isteklerini kabul etmek, kabullenmek
Zıvanadan çıkmak:Çok öfkelenmek, sinirlenmek, delirmek anlamlarında kullanılır.
Derdini Marko Paşa’ya anlat:Senin derdinle ilgilenecek, dinleyecek kimse yok manasında kullanılır.
Ölümüne susamak:Tehlikeli işlerde bulunmak ya da aptalca işler yapmak
Ok yaydan çıkmak:Geri dönülemeyecek bir adım atmak, iş yapmak
Öpüp başına koymak:Bir şeyi memnuniyetle karşılamak, severek kabul etmek
Adamdan saymak: Değer vermek, saygı duymak
Ağzı laf yapmak: Güzel ve ikna edici konuşmak
Ağızdan düşürmemek: Sürekli bir şeyden bahsetmek
Kafadan atmak: Bir konuda bilgi sahibi olmadan konuşmak
Kara gün dostu: Sıkıntılı ve kötü günlerde yanında olan dost
Kazan kaldırmak: Yöneticilere topluca karşı çıkmak
Kesenin ağzını açmak: Fazladan para harcamaya başlamak
Notunu vermek: Kişi hakkında kanaate varmak, kişinin huylarını çözmek
Yağlı müşteri: Çokça alışveriş yapan, parası çok kişi
Yakayı sıyırmak: Bir şeyden, bir durumdan kurtulmak
Yılan hikayesi: Çözümü olmamak, işlerin karışık olması
Yüzünü gören cennetlik: Uzun bir süre ortalıkta gözükmeyen kişi
Beş parasız: Zengin olmamak, varlıklı olmayan kişi
Biçilmiş kaftan: Bir iş ya da durum için en uygunu olmak
Bir köşeye çekilmek: Tüm işleri bırakıp olanlara karışmamak