Türk Edebiyatındaki en meşhur kasidelerin başında yer alan Su Kasidesi Hz.Muhammed’e yazılmış en iyi naatlar arasında yer alır.
Su Kasidesi
1.Beyit
Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
(Ey gözüm, gönlümde yanan ateşlere su saçma, onları söndürmeye çalışma ki bu kadar hararetle tutuşan ateşlere suyun faydası olmaz.)
Ateş ile su arasında tezat sanatı yapılmıştır. Gönüldeki ateşe suyun fayda etmeyeceği belirtilmiş bu beyitte şair tarafından. Su ateşleri söndürebilir. Suyun ateşi söndüremeyeceğini düşünmek tezat sanatı ile mübalağa sanatını oluşturur. Ancak bu ateş fiziki değildir manevi bir yakıcı ateştir. Bu durumda su manevi ateşe etki etmeyecektir.
2. Beyit
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(Şu yukarıda dönen kubbenin rengi yani gökyüzünün rengi su renginde midir? Yoksa gözümden akan yaşlar mı bu kubbeyi kaplayıp bu renge çevirmiştir, bilmiyorum.)
Şair bu beyitte çok ağladığını belirterek gökyüzünün bu renge bürünmesinde göz yaşlarının katkısı olduğunu belirterek mübalağa sanatına yer vermiştir.
Gökyüzünün büründüğü rengi kendi gözyaşlarından aldığını söylemiştir. Aslında gökyüzünün rengi bilindiği gibi mavidir. Suyun mavi görünmesinin sebebi gökyüzünün renginden dolayıdır. Bilinen bir şeyin sebebini başka bir sebebe dayandırdığı için şair burada hüsn-i talil yani güzel sebeplendirme sanatı yapmıştır. Ayrıca gökyüzü yağmurun yağdığı zamanlarda renk olarak maviliğini kaybeder. Gri veya beyaz renge bürünebilir. Beyitte yağmurların boşalmak üzere olduğu bir gökyüzü tasvir edilmiştir.
3. Beyit
Zevk-i tîgundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ilen bırağur rahneler divâra su
(Kılıç gibi keskin bakışlarının zevkinden gönlüm parça parça olursa buna şaşırma. Çünkü su aka aka zamanla geçtiği yerlerde bir yarık oluşturur.)
Bu beyitte yer alan “tığ” sözcüğünde açık istiare sanatı vardır. Kılıç söylenerek ölülerin bakışları anlatılmıştır. Gönül ise duvara benzetilmiştir. Benzetme yönü ise yumuşaklıktır. Bir müslümanın gönlü yufka gibi yumuşaktır. Eskiden duvarlar topraktan yapılırdı. Su zamanla duvarlarda izler bırakır. Şiirde övülen sevgilinin bakışlarıyla şairin gönlü de zamanla yumuşamış, parça parça olmuştur. Birinci dizede yer alan “tığ” sözcüğüne karşılık olarak ikinci dizede su anılmış, birinci dizede gönüle karşılık olarak da ikinci dizede duvar anılmıştır. I. dizede yer alan “çak çak” kelimelerine karşılık II. dizede “rahneler” sözcüğü kullanılmıştır. Böylece şair düzensiz “leff ü neşr” sanatı yapmış olur.