Türk edebiyatında eleştiri/tenkit ’in ortaya çıktığı dönem Tanzimat devri olarak kabul edilir. Batı’dan öğrenilerek ülkemize gelmiştir ancak yine de bu türün bizim eski edebiyatımızda olmadığını iddia edemeyiz. Eski Türk Edebiyatı’nda şairlerin ele alındığı tezkireler aslında birer eleştiri özelliği taşısa da batıdan aldığımız eleştirilerle pek uyuşmamaktadır.
Tenkit Kelimesinin Sözlük Anlamı
Modern Türk Edebiyatı dönemlerinde Şemsettin Sami, Muallim Naci, Ahmet Vefik Paşa gibi şahsiyetler birçok sözlük meydana getirmişlerdir. Bu sözlüklerde “tenkit” kelimesi ele alınmıştır. Bu sözlüklerde tenkit kelimesi; bir eserin muhakeme edilmesi ve o eserin iyi-kötü yönlerini ortaya çıkarılması diye açıklanmıştır.
Tanzimat Dönemi’nde Eleştiri
Ahmet Hamdi Tanpınar: “Tanzimat Edebiyatı, eleştiri fikrinden ortaya çıkmıştır. O dönemin şahsiyetlerinin yürümeyen kurumları ıslah etme çabaları vardı.” demiştir. Ziya Paşa, Namık Kemal gibi sanatçılar bu eleştirel unsurlar taşıyan birçok eser vermiştir. Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi bunun güzel bir örneğidir. Ancak bizim için önemli olan edebi tenkittir.
Ziya Paşa Şiir ve İnşa adlı eserinde dil bahsi üzerinde durarak bizim asıl gerçek edebiyatımızın halk edebiyatı olduğunu iddia eder. Ancak Ziya Paşa daha sonra bu görüşünü yalanlayan bir eser olan Harabatı yazar. Bu eserin mukaddimesinde bizim asıl edebiyatımızın eski edebiyatımızın olduğunu savunur. Bu eser Namık Kemal ile Ziya Paşa arasında sürtüşmelere neden olur. Ziya Paşa, bu şiir antolojisinde Namık Kemal ile onun hiçbir şiirine yer vermez. Hatta Namık Kemal’in sevmediği bir şahsiyete yer verir. Kimileri ikisi arasındaki şiddetli sürtüşmelerin sebebinin bu durum olduğunu söyler.
Namık Kemal baştan sona kadar Yeni Türk Edebiyatına bağlı kalmış ve onun için çalışmıştır. Eski Türk Edebiyatını yıkma faaliyetine giren en önemli şahsiyettir çünkü bu edebiyatı sakat ve eksik olarak görmüştür. Namık Kemal “Eski Edebiyat baştan sona hayali bir edebiyattır. Bu nedenle bu edebiyat ile hiçbir şey anlatamazsınız. Bu itibarla ortadan kalkmalıdır.” der. Namık Kemal’e göre Eski Edebiyat sanatlı ve bol terkipliydi. Bu nedenle Eski Edebiyatın gerçeklerden bahsetmesi mümkün olamazdı. Namık Kemal, Ziya Paşa’nın kitapta yazdıklarını eleştirmek için “Tahrib-i Harabat” adlı eleştiri kitabını yazar. Bu eser edebiyatımızın ilk eleştiri örneği taşımaktadır.
Namık Kemal ile Ziya Paşa arasında yaşanan bu tartışmalardan bir süre sonra ise Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasında eski-yeni tartışması yaşanmıştır. Muallim Naci her ne kadar eskiyi savunsa da batıya yani yeniye yüzü dönüktür. Ama yine de eskiye bağlı kalmayı, yeniyi belli ölçüde kabul eder. Muallim Naci, Recaizade Mahmut Ekrem’in Zemzeme adlı eserini eleştirmek için yazdığı Demdeme, bu dönemin önemli eleştiri eserlerinden birisi olmuştur.
Serveti Fünun’da Eleştiri
Servet-i Fünun dönemine geldiğimizde ise bu dönemki şahsiyetler okullarda gördükleri yabancı dil sayesinde batıyı daha iyi tanıyorlardı. Böylece batılı türleri daha iyi kavrayabiliyorlardı. Serveti-i Fünun döneminde eleştiri artık bir tür haline gelmiştir. Bunda da Ahmet Şuayip’in katkısı büyüktür.
Türk edebiyatına batılı tenkit hakkında bilgi vermiştir bu dönemki sanatçılar. Tanzimat’tan beri devam eden edebiyata bakış açısını değiştirmişler ve edebiyata estetik bir gaye olarak bakmışlardır. Ancak Servet-i Fünuncular batı tenkidini yalnızca Fransızlar yoluyla takip etmişlerdir. Bu nedenle romantik tenkide bağlı kalmışlar, o dönemde daha iyi olan Alman edebiyatını ve tenkidini öğrenememişlerdir. Servet-i Fünuncular tenkit üzerinde yoğun olarak durmuşlar fakat yazar ve eser tenkidinde zayıf kalmışlardır. Yine Servet-i Fünuncular dil konusunda da yanlış bir yol takip ederek anlaşılma bir edebiyat yaratmışlardır.
Cumhuriyet Dönemi’nde Eleştiri
Temelleri Tanzimat Dönemi’nde verilmiş olan eleştirinin hem sayısal hem de özellik olarak gelişmesi ancak Cumhuriyet Dönemi‘nde mümkün olmuştur. Özellikle 1940’lı yıllardan sonra tenkite olan ilgi ve eleştiri türünde verilen eserlerin sayısında önemli bir artış görülmektedir. Roman, hikaye ve şiir gibi türlerde yoğunlaşan ve başarılı tenkitler yapan eleştirmenler bu dönemde yetişmiştir.
Bu dönemde eserlerin açıklık-kapalılık, içerik-biçim, eski-yeni, toplum için sanat, sanatta fayda gibi hususlar üzerinde durulmuştur. Cumhuriyet Dönemi’nde Nurullah Ataç, Asım Bezirci, Tahir Alangu, Vedat Günyol ve Fethi Naci gibi isimler eserler vermiştir. Daha sonraki dönemlerde Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Kaplan, Cemil Meriç ve Mehmet Fuat Köprülü bu türün gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR
⇒ Eleştiri Nedir?
⇒ Eleştiri Türleri
⇒ Edebiyat Ders Konuları
⇒ Türkçe Ders Konuları